Gebeliğin oluşmaya başlamasından itibaren,
anne bedeni bu yeni olaya kendini hazırlamak için fizyolojik bir takım değişikliklerin içine girer.
Bu hazırlık sürecinde bedenin salgılamış olduğu bazı kimyasallar ve hormonlar, anne adayında psikolojik değişikliklere ve duygusal dalgalanmalara sebep olabilir.
Gebelikte bu duygusallıklar genellikle hafif seviyede kendini gösterse de, psikolojik problemler ciddi boyuta ulaşırsa mutlaka doktora görünmekte fayda vardır.
Bazı annelerde çok ufak nedenlerden dolayı, ani ve aşırı gözyaşları şeklinde ağlama görülebilir.
Anne adayı ilgisizlik, korku, endişe gibi duygular içerisinde olabilir. Bu ağlamalar ve endişeler genellikle günlük hayatı ve mutluluğu etkilemeyecek boyutta, geçici ve çok nadir görülür.
Ancak anne adayı günlük yaşantıyı etkileyen, sürekli üzgün, depresyon, endişe ve korku hali içerisinde ise, mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurulmalıdır.
Bu tür ağlama krizleri (ağlama nöbetleri) hamilelik depresyonu (gebelik depresyonu) belirtileri olabilir.
Nadiren sessiz veya bağırarak ağlamak ve göz yaşları dökmek, bebeğe zarar vermez.
Ağlamaya, depresyon, anksiyete bozukluğu, aşırı stres, sürekli üzüntü, iştahsızlık, yemek yiyememe gibi belirtiler eşlik ederse doğal olarak bebek de zarar görebilir.
Annenin sürekli üzgün olması, iyi beslenememesi, bol sıvı almaması, yaşama sevincini kaybettiği için dışarı çıkamaması, yürüyüş yapmaması gebelik açısından istenmeyen ve zararlı sonuçlar doğurabilir
Bu belirtiler varlığında mutlaka doktorunuza başvurulmalıdır.
Tedavi için bir psikiyatri uzmanıyla konuşmak çoğunlukla durumun düzelmesine yeterli olur. Genellikle ilaç tedavisine gerek olmaz.